"YAŞAYAMAYANLAR."
Yol boyunca düşünüp durdu.
Cevaplarını bildiği soruları sorup durdu hep kendine.
İçinin acısını şu yanındaki sıra dizili ağaçların oksijeni dahi bastıramıyordu.
Bir saat önce yine bu yoldan geçmişti. Yolun sonundaki mezarlığa gelmişti.
Sevdiği birini gömmüştü elleriyle.
Hayat nasıl bir bed bahtlık sunmuştu ki ona, sevdiğini kendi elleriyle gömmüştü?
Bu taştan yol, sıra dizili ağaçlar, uçan kuş, yağan yağmur...
Hepsi sevdiğini hatırlatıyordu. Hepsinden nefret ediyordu artık.
Sevdiği kendini bir dut ağacına asmıştı.
Bu etraftaki sıra dizili ağaçlarda tiksinç bir tesadüfle dut ağaçlarıydı.
Ağladı.
Onsuz bir yaşam düşleyemiyordu.İstemiyordu. Onsuz aldığı her nefes acı veriyordu.
Hastanede kendini astığı urganı vermişlerdi ona.
Sırt çantasında duruyordu.
Belkide zihninin onu doğrulaması adamı sevindirmişti.
Yaşamak istemediğine kanaat getirip,
Sevgilisinin kendini öldürdüğü urgan ile yanındaki dut ağacında, dilinde son kez bir küfürle kendini astı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder